29 Eylül 2012 Cumartesi

ARDIÇ TÜRKÜSÜ




Bir ardıç türküsüdür yaşadığım
Bir ardıç kadar özgür
Ve bir bulut gibi hüngür hüngür
Kendi gölgesine bile ıssız
Bir ardıç türküsüyüm
Bestesi yorgun, tınısı yalnız.

Bir ardıç türküsüyüm
Zaman denilen dişsiz cadı
Gövdeme  çentikler atmış.
Fırtınalı akşamlarda dallarım
Yapraklarıyla vedalaşmış
Yağmurun ıslığında
Kaybolmuş sesim.
Yoruldum, yanıldım, haykırdım,
Uzattım ellerimi gökyüzüne
Ahh, duyulmuyor sesim.
Bitmiyor kavgam.

Bir ardıç türküsüyüm
Kuşlar yemiş tanelerimi
Ne gam!
Ki ben sebil etmişim yüreğimi
Bilmiyor sevdam.

07.03.2000.

28 Eylül 2012 Cuma

Sen Gittin...


Sen gittin
bu şehre bir kasvet geldi
bir dudağı yerde
bir dudağı gökte olan
karabasanlar geldi sokaklara
Kaplumbağalara cesaret geldi
yavaşlayan yelkovanlarla yarışmak için
Ellerinin ellerimi bıraktığı anda
pas tuttu dakikalar
Zamana pranga vuruldu

Sen gittin
Şehrin bütün kuşları gitti
cıvıltısız bir ıssızlık
ıslık çalıyor akasyalarda
şavkınla parıldayan yollarda
sensizliği fırsat bilen gölgeler
yol kesiyor her köşebaşında
bir dipsiz yalnızlık büyüyor
sensiz bu kalabalıklar arasında

Sen gittin
gitti kalbimin
bu şehre duyduğu sevgisi
dön gayri gittiğin meçhulden
dön cennet firarisi.





Alim Yavuz